Mukadderat

Mukadderat, bir kadının meydan okumasıydı. Toplumun görünen ve görünmeyen sınırlarına sessiz ama derin bir başkaldırıydı. Sultan, alışılmışın çeperini nazik ama kararlı adımlarla kırdı; ne bağırdı ne ağladı. Sadece bir kürek toprak attı, "el alem ne der"in üstüne.

 

Sultan karakteri, hayatı sevmek için önce kendinden başlamak gerekliliği üzerine bir türkü gibiydi. Kadının görünmez emeğini ve çabasını görünür kılan, sesini şefkatle ve inatla mırıldanan; bazı sahnelerdeyse maskeli bir süper kahramana dönüşen bir kadın.

 

Bu film bir ağıt değil; gecikmiş bir kutlama gibiydi. Gidenin ardından susulan değil, yaşamın devamına söylenen bir türkü. Mukadderat, toplumsal rollerin değil, insanın gerçeğinin izini sürüyor.