top of page

Yandaşlık Üzerine Bir Yalanlama

Güncelleme tarihi: 17 Tem

Yandaşlık, piramidin ve besin zincirinin, en altındaki, sade vatandaşın en büyük erdemidir. Yandaşlık, mesleklerden ve kimliklerden önce gelir. Herkesin doğrusu kendine, kolaycılığından uzakta, çok uzakta. Yandaşlık ortak vicdanın potasıdır. Yandaş dürüsttür, kendi iç sesinin huzurunda, kendisi için istediğinden daha iyisini başkası için de dileyebilendir. Yandaşlık empatinin adalet terazisidir. Yargılamadan önce anlamaya çalışmaktır. Yandaşlık, vatandaşın sorumluluk bilincidir. Yandaşlık, cesaretin zırhıdır. Yandaş tevazu sahibidir, başkasını küçük görmekten korkandır. Yandaşlık insan olabilmenin yoludur. 

Ticaret erbabı namı diğer ahiler, yandaşlığın en büyük kalesidir. 13. Yüzyıldan bu yana, ticaret ehli olmak, insanı insan yapan erdemlerin hayat bulduğu bir yaşam biçimidir. Onların ilk düsturu dürüstlüktür; çünkü onlar, ölçüyü kaçırmaz, teraziyi şaşırmaz, sözüyle özü birdir. Cömertlik, onun sofrasında misafire her daim yer bulur; eli açık, gönlü geniştir. Onlar alçakgönüllülüğü mayasından gelenlerdir. Ne kazancıyla övünür ne bilgisini başa kakar. Adalet, onun vicdanında tartılır; ne çalışanının hakkını yer, ne müşterisini aldatır. Onlar, nefesi kesilse verdiği sözden dönmeyendir. Yandaş ticaret erbabı, aklını bilgi ile gönlünü erdem ile beslemekle kalmaz, tüm bunları yaşamı ile gösterendir. 

Yalnızca, gerçeği arama yolunun talipleridir onlar. Akademisyeni, bilim adamı, kamu görevlisi, bürokratı, sadece hizmete talipdir. Bilim ve fennin ışığında, uygun olanı yapar. Çünkü uygun olan her zaman doğru olandır. Kadro unvan gelecek derdinden uzak, göreve talip olmaktan uzak. Çok uzak. 

Sendikalar ve meslek örgütleri, yandaşlığın steril alanlarında; insan onurunu, emeğin değerini ve toplumsal vicdanı koruyan kutsal muhafızlarıdır. Her şeyden önce adaletin sesidir. Haksızlığa meydan okuyan, güçlüden değil doğrudan yana olan toplumun mihenk taşlarıdır. Bu topraklarda, dayanışma deyince sendika ve meslek odaları gelir herkesin aklına. Üyelerine ve temsil ettiği zümrelere karşı şeffaf ve dürüstlüğün abideleridir. Çünkü sorumluluk bilinçleriyle, yalnızca temsil ettiklerini değil, tüm toplumu kuşatırlar adaletle. Cinsiyete, mezhebe, siyasi görüşe göre değil, emeğe göre değer verilir. Alçakgönüllüdürler, temsil yetkisinin kibre dönüşmesinden korkarlar. Ve elbette makam yalnızca ve yalnızca bir hizmet aracıdır. Bu camialarda, iki dönemden fazla görevde kalan birini mumla arasanız bulamazsınız. 
 
Gazetecilik, yalnızca haber ile ilgili değildir; gerçeği çırılçıplak ortaya koyma cesaretidir. Bu mesleğin ilk ve en temel erdemi yandaşlıktır; çünkü bir haber yanlışsa, sadece bilgi değil, vicdan da çarpıtılmış olur. Yandaşlık, gazetecinin kimliğinde bir süs değil, bir omurgadır; sevdiğine yakın, karşı çıktığına uzak durarak değil, herkese aynı mesafede kalarak yazandır. Yandaşlık hakikatin pusulasıdır. Bir yandaş yalnızca başkasını değil, kendi niyetini de denetleyebilme dürüstlüğüne sahiptir. Yandaşlık, yazdığının etkisini bilmektir; bir cümleyle hayat kurtarabilir, bir satırla karalayabilir. Yandaşlık, mikrofonu yalnızca güçlüye değil, sesi bastırılanlara da uzatmayı gerektirir. Yandaş gazeteci, belleğini vicdanında taşıyandır. Bugünü yazarken dünü unutmayandır. 
 
Her şey, piramidin en tepesinde biter; orada, zamanın dışında, hesap sorulmaz, kudretinden sual olunmaz güç odaklarına duyulan koşulsuz sadakatle. Bu sadakatin kaynağı elbette aşktır, davadır. Makam, terfi, dokunulmazlık gibi beklentilerden uzaktır. Işık yılı kadar uzak. Yandaş, sahipli fikrin kiracısı değildir. Hiçbir zaman olmadı da. Yandaş, çıkarlarının özgürlüğünü zincirlemesine asla izin vermez. Yandaşı dalkavuklukla suçlayan kadim metinler, arşivlerin tozlu raflarında akademik araştırmacılarını bekler. Yandaşlık, bu topraklarda geçim derdi olmadı. Olsaydı, ancak bir soytarıya yakışırdı elbette. Yakışırdı; fakat bu toprakların masallarındaki soytarılar bile cengaverdir. Güce yaltaklanmaz, alaycıdır. 



*Yalanlama, gerçekle bilinçli bir vedalaşmadır; akıl dışılığın, gerçek ve gerçeküstüyle kurduğu estetik bir oyundur. Abartıya, tezatlara ve imkansıza yaslanan bu anlatım biçimi, bilinçli bir yalandan doğar. Amacı inandırmak değil; sonunda soru işareti olmasa da zihinde bir sorgu alanı açmaktır.

Tüm içeriklerin yayın hakları yazarına ait olup yazarın izni olmadan

kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz veya elektronik ortama taşınamaz.

En son yazılardan haberdar olmak için abone olunuz.

  • X
bottom of page