Karıncanın Su İçtiği
- Korsan Yorum
- 18 Oca
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 gün önce
Bu ada, denizle değil, kimsesizlikle çevrili bir yalnızlık diyarı. Sessizlik, dalgalar gibi kıyılarına vurur; rüzgar, insandan çok zamana ait hüzünlü bir ezgi taşır. Her köşesinde terk edilmişliğin, geçmişle bugünün birbirine karıştığı bir iz bırakır.
Yaşar Kemal’in bir ada hikayesinin ikinci kitabı “Karıncanın Su İçtiği”, yerinden edilen insanların, adada kök salmaya çalışırken geçmişin hayaletleriyle ve yeni bir hayatın kırılgan umutlarıyla nasıl dans ettiğini anlatır. Lena, Zehra, Vasili… Her biri bir yara ve her biri bir direniş. Adanın toprağına dökülen gözyaşıyla filizlenen birer öykü.
Poyraz Musa’nın önderliğinde kurulan yeni dünya, yalnızca geçmişle değil, insanın kendi içindeki savaşlarla da yüzleştiği bir yolculuktur. Her adımda bir kayıp, her nefeste bir umut saklıdır. Ada, bazen bir sığınak, bazen de içinden çıkılmaz bir labirent olur.
"Karıncanın Su İçtiği", savaşların, göçlerin ve yitirilen hayatların şiirsel bir yansımasıdır. Yaşar Kemal’in romanı, bir yandan geçmişin derin yaralarını açığa çıkarır, bir yandan da insanın içinde filizlenen umutları besler.
댓글